15 Eylül 2011 Perşembe

başlığı da olmayıversin!

Hayat mı zor yoksa biz mi zorlaştırıyoruz. Tavuk mu yumurtadan yoksa yumurta mı tavuktan gibi bir ikilem kanımca bu. Bu aralar tarifsiz bir sıkıntım var. Nankörlükte yapmak istemem sonuçta evimde huzurum var, sevgilimle (aslında kocam olur ama malum amatör ruh olayı) herşey çok güzel, evimize yerleştik vs vs.

Kendime hedefler koymalıyım aslında. Şu an için hayatımı etkileyen en önemli iki sıkıntınin çözümü şart. İş olayı çözülmeli ve 30 yıllık kilo problemi kökünden çözülmeli (bu konuda kompleksliyim ve bunu kabul ediyorum, düğün sonrası 15 kilo aldım ve mutsuzluğumun baş sebebi de bu ama çözüme dair yaptıklarım max. 2 gün sürüyor, daha kararlı olmam lazım).

Tembelliğe de acil çözüm lazım, misal bu blog açılalı 2 yıl mı olmuş pekii kaç yazı var sadece 9. Benimle birlikte aynı tarihte blog açan kişiler bu sürede 700 tane falan post yapmış. Takdir etmemek elde değil.

Aslında işle ilgili kendi becerilerime göre kendim birşeyler yapmak istiyorum ama bu da tembellikten hayat bulamadı. Oysa işle birlikte yapıp nereye geldiğini görseydim belki işi bırakabilme lüksüm olurdu.

Bu genel isteksizliğe çözüm şart. İlk hedef hantallığı atıp kendine güven dozunu arttırmak için bünyeden 15 tane kilocuk atmada. Güya kardeşimin nişanına aldığım elbise için 5 kg verecektim ama ben ne yaptım 1 kilo aldım. Bakalım elbise nereme girecek. Offffffffffffffffffffffff.

Neyse daraldım ben bile yazımı tekrar okurken. Sayın sevgili 10 izleyicim (ki kim olduklarını göremiyorum bir türlü), kusura bakmayın bu daraltıcı yazı için ama arada lazım kanımca bu yazılar da.

24 Şubat 2011 Perşembe

mavi ojelerim

kendimle yanlışlıkla gurur duyucam kanımca zira üst üste 2 gün post yaptım diyebilirim. ama bunları yazmazsam olmazdı çünkü benim için devrim niteliğindeler. ben mutlaka manikür sonrası french yaptırırım. yüzük parmağıma da nazar boncuğu ya da değişik bir şeyler. bu arada aç parantez bu işi Ankara'nın kuşkusuz en iyi yerinde yaptırıyorum. Huriye ve Nur kardeşlerin Farabi'de Zebra'nın üst katında yer alan mekanlarında yani. Neyse manikür sonrası frenchten farklı şey yaptırdığım görülmemiştir. Bu sefer bu maviyi görüp bunu yaptırmaya karar verdim. Zaten uzun zamandır istiyordum bu rengi denemeyi. Huriye Abla rengi görünce bana "Depresyonda mısın, her şey yolunda mı?" gibi sorular sormaya başladı:)) Neyse ben bayıldım kesinlikle. Sevgilim görünce ise "nerden buluyosun bu garip şeyleri" dedi:) Ben şu anda çok mutluyum. Bundan sonra rengarenk sürmeyi düşünüyorum ojelerimi:)





Dolma parmaklı ellerim bile güzel göründü gözüme bu ojelerle:) Bu arada dün sürülen ojenin üstü silinmişti. Ama bugün yemedim içmedim araştırdım. Pastel'de 72 numara ve Sephora'da deniz dalgası ya da öyle bir ismi olan oje aynı bu renk:)

Sırada her parmağı ayrı renk oje var:)

23 Şubat 2011 Çarşamba

Profil Güncellemesi

Sanırım bugünümü bloga adadım. Öncelikle kendime yeni bir mail adresi aldım. blogumun adıyla. Sonra ayarlarımla oynadım baya. Yorumları göremememin nedenini buldum ve sorunu çözdüm:) Şimdi çoooook daha düzgün bir takip sistemim oldu ama tasarım konusunda biraz cahilim. Edi'den yardım istedim bu konuda. Kendisi hepinizin bildiği gibi Türkiye'nin en eski blogger'ı stildirektörü :) Bakalım sabırsızlıkla beni sıraya almasını bekliyorum.

Neyse bugünlük bu kadar yeter işime dönim yoksa ofisten çıkamayacağım bugün:)

Ev telaşı 1

Ve resmen taşınma telaşımız başladı. Sanırım 1,5 ay kadar da sürecek. Bir sürü iş var. Ama evin tüm eşyaları (büyük parçalar) alındığı için nispeten rahatız. Hoş mobilyacılar artık bıktı bizden. Neredeyse 1 yıl oldu eşyaları alalı. Peki neden beklediler bunca zaman derseniz de cevabı şöyle. Biz evleneli 5 ay oldu ancak evimiz bitmedği için benim bekar evimde aynı eşyalarla oturmaya devam ediyoruz. Yeni hiçbir şey bu bekar evime girmedi. Çeyizler de dahil herşey yeni eve gidecek:))

Bu hafta ray dolabın tasarımını tamamladık sevgilimle (amatör ruhu kaybetmemek lazım;)). Bizim evimizde yani yeni olanında çamaşır odası olduğu için yüklüğü küçük tuttuk bu planda.



Yine benim evimdeki dolabımı da götüreceğimiz için elbiseler için daha uzun askı bölümüne ihtiyacımız olmadı. Tam ihtiyaçlarımıza uygun oldu açıkçası. Asansörlü askı fikrine karşıydım ama bu sayade iki askı arasında 2 çekmecelik yer kazandık.
Askılıklar arasındaki çekmeceler bölmeli olacak. Diğer blok çekmeceler fren sistemli ve de raflarımıda raylı olacak. Raylı raf süper bir teknoloji. Arkasına uzanmak yerine önüne kadar çekebiliyosun ve rafı bu sayade daha verimli kullanıyorsun. Bir sürü ray dolap içi inceledim bunu çizmek için. Evet belki çok inanılmaz, hiç kimsenin düşünmediği bir şey yok ama bizim için en verimli tasarım bu olacak:)

İsteyene itinayla ihtiyaçları doğrultusunda ray dolap tasarımı yapılır:)))

18 Şubat 2011 Cuma

Pride'dan dev hizmet. Herkes bir gün Melissa by Vivienne Westwood Anglomania giyecek:)

Anlaşıldı bugün yazasım var. Size (adım gibi eminim ki zaten hepiniz (yani sekiziniz de:))biliyorsunuzdur)bir haberim var. Pride renk ve numara ayrımı yapmadan çekilişle Vivienne Westwood Melissa Anglomania veriyor. Bende Melissa babatlerinden var 2 tane. Bir tanesi sevgili kayınvalidemin hediyesi hani ucunda küçük deliği olan (nam-ı diğer tiptoe) :) Diğeri de en cartından mor ve çiçekli Isabela Capeto tasarımı olanlardan. Bakim nette foto var mı? Buldum:) Şimdi eklemeyi deneyelim.


En sevdiğim ayakkabılarım sıralamasında ilk 10 da yer alırlar. 80 in üzerinden ayakkabım oluğu düşünülürse fena değiller bence sıralamada:) 80 ayakkabının kaçını giyiyorsun dersen inanın 20 yi geçmez. Çok beğenip alıyorum ama sonra bir türlü giyemiyorum. Neyse evmize taşınalım hepsini giyicem inşallah:)

Hahaha alem kızım. Asıl konuyu unutup yayınladım postu. Asıl konu Pride'ın ayakkabıyı verdiği postun linkini yayınlamaktı. Bloğunu açtığı günlerden beri takip ediyorum Pride'ı. DIY leri cidden çok başarılı. Ankaralı olması beni ayrıca cezbediyor. Linkimiz burada. Link vermeyi de başardıktan sonra bu sefer postu cidden bitirebilirim. Şimdi Pride'ın sayfasına gidip yorum bırakmada:)

İş'sel şikayetler

Neredeyse 1 yıl olacak heveslenip bloğumu açalı ama postları toplasan bir elin parmaklarını geçmez. İlla fotoğraf koymamın şart olmadığını içimden gelenleri yazabileceğim aklıma geldi:) Ne kadar yaratıcı bir fikir! Bu arada 8 tane izleyicim olmuş:) E artık birileri beni izlediğine göre öle boş boş oturmak olmaz. Bu nedenle başlangıç olarak haftada en azz 3 post yapmaya karar verdim. Kararı verdim de, uygulama nasıl olcak göreceğiz.

Bu aralar iş beni boğuyor. 1 yıl içinde istifa edip tazminatımı alma hakkım var. Devletin kadınlar evlenince onlara sağldığı inanılmaz bir nimet. E tabi 5 yılı geçen bir süredir buradayım. Ayrılınca tabi ki tazminatımı almak isterim. Bu nedenle 24 Eylül'e kadar iş buldum buldum, bulamadım yine de ayrılmaya karar verdim. Ofise gelmek benim için cidden bir işkence. Tabi ki bu üst seviyedeki motivasyon işlere de yansıyor. Bu isteksizlikle ne kadar çalışabilisiniz? Normalde 1 günde bitireceğim işler birden bire 3 günde bitmemeye başladı. Bilemiyorum. Bir an önce birşeyler yapmam lazım. Ama güç bulamıyorum kendimde. Hayallerimin peşinden mi gitsem yani kendi işimi mi kursam, yoksa yine maaşlı döngünün içine mi hapsolsam?

6 Ocak 2011 Perşembe

Güya en son daha sık yazmaya karar vermiştim ama tam 5 ay olmuş yazmayalı. Bu kadar rehavette fazla ama. Rehavetten kurtulmama sebep ise çok sevdiğim bir arkadaşımın da blog yazmaya başlamasını öğrenmem oldu. Birbirimizi gaza getirmeye karar verdik. Sevgili zeytinezmesi sayesinde uzun zaman sonra tekrar yazmaya karar vedim. Bakalım bu sefer ne kadar devam edebileceğim. İşin garibi günümün en az 1 saati takip ettiğim blogları okumakla geçiyor. Tabi araya evlilikte girdi:) Evlilikle ilgili düşüncelerimi de bir ara paylaşmayı düşünüyorum. Evet başlangıcı yaptık. Darısı 2011'de düzenli bir blog yazarı adayı olmaya ;)